İstanbul’un Fatih ilçesinde meydana gelen deprem, şehirde büyük korku ve panik yarattı. Tüm Türkiye’nin gözleri bu bölgeye çevrildi. Bina çökmesi olayının gerçekleştiği an, çevredeki vatandaşlar tarafından kaydedildi. Samsun Melike Hatun Mahallesi’nde yer alan 4 katlı bir bina, deprem anında büyük bir gürültü ile yerle bir oldu. Olayda şans eseri can kaybı yaşanmaması, yerel halkı rahatlattı ancak birçok kişi kısa süreli şok yaşadı. Uzmanlar, bu tür çökme olaylarının, depremin şiddeti ile ilgili olabileceğini belirtiyor.
Depremin ardından olay yerine acil sağlık, itfaiye ve polis ekipleri sevk edildi. İhbarların artması üzerine bölgeye çok sayıda ambulans ve kurtarma aracı gönderildi. Deprem sonrası çevre binalarda da kısa süreli hasar raporları alındı. Yetkililer, çöken binanın geçmişteki incelemeler sırasında sorunlu bir bina olduğunun altını çizerken, denetim yapılmadığı takdirde benzer olayların yaşanabileceğine dikkat çekti. Çevredeki vatandaşlar, olayı duyduktan sonra bölgeden uzaklaştı. Bazı mahalle sakinleri, deprem anını ve çöken binanın görüntülerini sosyal medyada paylaştı. Yaşanan panik anları, birçok insanın cep telefonlarıyla anlık olarak kaydedildi ve hızlıca sosyal medyada yayıldı.
Uzmanlar, deprem sonrası hemen harekete geçilmesi gerektiğini ifade ediyor. İster büyük ister küçük ölçekli olsun, depremlerin ardından yaşanabilecek binaların çökmesi, can kaybı ve yaralanma riskini arttırıyor. Bu nedenle, mevcut yapıların denetlenmesi ve iyileştirilmesi gerektiğini belirten mühendisler, ilgili kurumların daha etkin bir denetim mekanizması kurmasını bekliyor. Türkiye'nin farklı bölgelerinde yaşanan deprem olayları, yapıların dayanıklılığı konusunda tekrar düşünmeye sevk ediyor. Bu bağlamda, yapı güvenliğine yönelik politikaların güçlendirilmesi ve uygun önlemlerin alınması, bireylerin hayatını doğrudan etkilemektedir.
Fatih’te meydana gelen bu çökme olayı, tüm Türkiye'de bina güvenliği konusunda önemli bir tartışmanın başlamasına neden oldu. Zira geçmişte de benzer olaylar yaşanmış ve kalitesiz yapıların inşa edilmesine karşı toplumun bilinci bir hayli artmıştı. Göründüğü kadarıyla, sadece Fatih değil, İstanbul gibi büyük şehirlerde de, bilinçli bir havanın oluşturulması gerekiyor. Binanın öncelikle yapısal zafiyetleri ve olası hasarları hakkında bilgi veren raporlar hazırlanması, ardından da sakinlerin hatırlatılması önem arz ediyor. Bu sayede gelecekte yaşanabilecek benzer olayların önüne geçilebilir.
Olay sonrası sosyal medyada yapılan paylaşımlarda, "Geçen yıllarda da bu bina hakkında uyarılarda bulunulmuştu" gibi ifadeler dikkat çekti. Bu da aslında durumu gözler önüne seriyor. Maalesef yalnızca benzer olayların bilincinde olunması yeterli değil. Etkin bir yönetim ve uygulama planının devreye girmesi, depremler karşısında daha dirençli yapılar ve daha güvenli yaşam alanları oluşturmamız adına büyük önem taşıyor. Yalnızca bina çökmeleri değil, her tür deprem öncesinde, sırasında ve sonrasında yapılması gereken önlemler, şehirlerdeki bütün yapıları daha dayanıklı hale getirecektir.
Fatih’te yaşanan bu olay, insanların deprem konusunda ne kadar hazırlıklı olduklarını sorgulamaya sevk etti. Kamu ve özel sektör, her hale ve duruma göre geri dönüşüm planları yapmalı, hatta toplumun bu konudaki farkındalığını artırmak üzere güncel seminerler ve eğitimler düzenlenmelidir. Deprem vurgusu üzerine yapılan her tartışma, duyarsız kalınmaması gereken bir konudur ve bu noktada toplumun bilinçlenmesi önemlidir. Unutulmamalıdır ki, yapılacak her küçük önlem, gelecekte can kaybını önlemek ve yaşam alanlarımızı korumak adına büyük bir katkı sağlayacaktır.